top of page

Zamanı Yöneterek Hayatını Tasarlamaya Başla!


Anın İçinde Yaşa, Hayatını Yönet!

Ya geçmişe takılmışızdır ya da gelecekteki mucizeleri beklemeye. Oysa hayat "AN"ın içinde var olur. Nokta kadar küçük olan bu zaman parçasında geçmiş ve gelecek yazılır. AN' da hayatı tasarlama gücünü nasıl kullanacağınızı bilmek isterseniz, "Yeni hayatınıza hoş geldiniz!"


Geçmiş ve gelecek hayatınız, ölçülemeyen bir zaman diliminin içindedir. Onun meşhur adı "AN" dır. Güzel haber ise onu yöneterek hayatınızı şekillendirme fırsatının sadece size ait olması. Zamanınızı daha etkili tasarlasaydınız hayatınıza neleri katabilirdiniz? Siz de zaman yönetimini etkin bir şekilde uygulayamadığınızı düşünüyorsanız, haydi, hayatınızın kontrolünü elinize alıp AN' ı istediğiniz gibi tasarlamaya başlamak için kendinize izin verin. Zaman yönetimi denilince genellikle akla planlama ve bazı teknik beceriler gelir. Ancak, baştan belirtmeliyim ki, okuyacaklarınız "10 Adımda Mucizevi Zaman Yönetimi " gibi klasik bir içerikte değil. Bu yazıda, zaman yönetimi konusunda yarattığınız içsel tuzakları ve sahip olduğunuz güçleri fark edip çözümün kalbine ineceğiniz bir deneyim sizi bekliyor olacak. Siz de bazı teknikleri biliyor yine de zaman yönetimini yapamadığınızdan yakınıyorsanız nerede takıldığınızı keşfedebilirsiniz.


ANIN İÇİNDE ETKİLİ ZAMAN YÖNETİMİ


Nedir bu zaman? Nedir bu an? Zaman yönetimi yapabilmek için öncelikle bu kavramların ne anlama geldiğinden bahsetmek onları sahiplenmek için faydalı olacaktır.

Einstein'ın sicim teorisine göre on boyutlu bir evrenin dördüncü boyutunda (Zaman boyutu) yaşayan varlıklarız. İlk üç boyutta hepimizin bildiği gibi ileri geri, sağa, sola ve yukarı, aşağı olarak hareket edebiliyoruz. Bununla birlikte dördüncü boyut olan zaman boyutunu ise an be an deneyimliyoruz, dikkatli olursak da hissediyoruz. Öte yandan bu boyutta hareket edemiyoruz. Başka bir deyişle "Anların içerisinde sıkışmış bir şekilde yaşıyoruz". Zamanda geçmişe ve geleceğe doğru hareket edemiyoruz. Her ne kadar şimdiki anda geçmişi bile değiştirebileceğimiz yönünde teoriler bulunsa da kesin olan şu ki, müdahale edebileceğimiz tek zaman dilimi şimdi, namı değer "AN".

Dünden sonra, yarından önce!

Zaman bu evren için var olan bir kavram, bir boyut. Beşinci boyuta çıkılıp bu boyuta bakılamadığı için henüz zamanın tüm incelikleri keşfedilmedi. Ancak, bilinen bir şey var ki maalesef geri döndürülmesi, yenilenmesi, yedeklenmesi, bilim kurgu filmlerindeki gibi paylaşılması ya da satın alınması mümkün olmayan tek kaynaktır. Kısaca, en eşsiz ve en kıt kaynaktır, denebilir. Zaman dünden sonra, yarından öncedir, sadece şimdide var olur. Tek bir noktada yani anda yönetilebildiği için zaman doğru bir şekilde kullanılamazsa hayatın da arzu edilen doğrultuda gerçekleşmeyeceği aşikardır.


Bilimsel çalışmalara göre, zaman ve eylem kavramı iç içedir. Zaman, içerisinde bir eylemin bulunduğu süredir. Evrendeki hareket halindeki her şey durdurulabilse zaman da duracaktır. Covey'e (Dr. Stephen R. Covey) göre eylem yoksa zaman da yoktur. Bu bakış açısıyla, kişinin kendi zamanı bizzat kendi gerçekleştirdiği eylemlerine bağlıdır. "Herkes kendi zamanını kendi eylemleri ile yaratıyor!" Bu ilk bakışta tanıdık olamayan, bilimsel olarak Buradan çıkan sonuç ise eylemler ne kadar anlamlıysa zaman da kişi için o kadar verimli ve etkin kullanılmış demektir.


İçsel Zaman Tuzaklarını ve Seçimlerin Gücünü Keşfetmek


Hayat seçimlerden ibarettir. Seçim gücünün nelere etki ettiğini biliyor musunuz?

Gelecek, kader diye adlandırılan kaçınılmaz olaylar dizisinden oluşmamaktadır. Kader daha farklı bir kavramdır. Her şey bir kadere bağlı olsa ya da şu an yapılabileceklerin geleceğe etkisi olmasa o zaman yaşanacak bir hayattan da söz edilemezdi. Oysa istisnasız herkesin bir yaratım gücü bulunmaktadır. Yaratım gücü ile kast edilen tam olarak sözlük anlamı ile "Zihin ve düş gücünden yararlanılarak o zamana değin görülmeyen yeni bir şeyin ortaya koyulmasıdır". Ve bu durum sadece anın içerisinde şekillenmektedir. Gelecek anın içerisindedir.


Seçim gücü kişinin tüm hayatına etki edecek kadar önemlidir. Bu güç bazen çok net ve kararlı bir şekilde kullanılır. Örneğin; bebekler, istediklerini yaptırmak için adeta kendini parçalarlar. Bazen de bu seçim gücü "Ama elimden bir şey gelmiyor, kader böyle, ne yapayım emir büyük yerden, para kazanmak için boyun eğmem lazım" gibi bahanelerle bir başkasına teslim edilir. Üstelik çoğu zaman bu bahaneler birçok anda tekrar tekrar seçilerek andaki yaratma gücü görmezden gelinir. Her istediğini yaptırmaya çalışan bir bebekle başlayıp isteklerini görmezden gelen bir kişiliğe gidiş öğrenilmiş çaresizliktir.

Öğrenmeseydik daha mı iyiydi acaba?

Öğrenilmiş çaresizlik, tekrar eden stresli durumlar yaşanılması sonucunda gelişir. Çocuklukta bakım verenin davranışları sonucu stresli durumları değiştirmeye gücün yetmeyeceği öğrenilir. Aslında kişi çaresiz değildir. Sadece başka bir çözümün olmadığını düşünerek çaresiz olduğunu zanneder ve çözmek için bir şey yapmayarak başarısızlığı baştan kabullenir. Kişi olumsuz durumlarla karşılaşacağına dair inançları nedeniyle gerekli tepkileri veremez. Dolayısı ile,

  • eğer bir işi yapmak isteyip yapamıyorsanız,

  • tam tersi yapmamak isteyip yapıyorsanız,

  • özgüveninizde azalma varsa,

  • düşünme ve algınızda zayıflama varsa,

  • hevesinizi kaybedip isteksizce mecburi işleri yapmaya devam ediyorsanız,

  • "ama, olmazsa olmaz, mecburum, lazım,-meli/malı, vb." olumsuz ifadeler kullanıyorsanız,

  • artık acıları ve başarısızlıkları doğal görüp kabulleniyorsanız,

  • çözüm yolları aramaktan vazgeçiyorsanız

bilin ki öğrenilmiş çaresizlik içerisindesiniz. Bunun sonucu olarak da seçme gücünüzü bir başkasına teslim edip en kıymetli varlığınız zamanı yönetememiş oluyorsunuz.


Bir de kurban(!) olmadığımız kalmıştı!

Zamanı yönetemeyenlerin klasik hayıflanma cümleleri vardır. Hepimiz bu cümlelerin benzerlerini kurmaktayız. "Zamanım yetmiyor, motivasyonum yok, keşke biraz daha zamanım olsaydı, yapacak çok işim var, eyvah, öyle yapsaydı böyle olmazdı, vb." cümleler kişinin kurban rolüne girmesine sebep oluyor. Kurban rolü bilinç altında kişiyi haklı çıkarsa da kısır döngü yaratıp kişinin çözüme ulaşmasına engel olmaktadır. Mucizevi zaman yönetimi reçetelerinden ziyade, bu kısır döngüleri ve kullanılan tuzak kalıp cümleleri fark etmek çözüm için en önemli adımların başında gelir. Çünkü farkındalıklar nerede dönüşüm gerektiğini gösteren bir fener gibidir. Kişi yaşadığı farkındalıklar ile kendindeki içsel tuzakları görüp bunları dönüştürme şansı bulur. -Dönüşürse de artık onu geriye çeken eski kalıplarını tekrarlayamaz. Artık yeni bir hayatı olur. Öğrenilmiş çaresizlikler ve kurban rollerden kaynaklı durumların oluşturduğu tuzaklar için içsel dönüşüm yaşanmadan uygulanan zaman yönetimi reçeteleri geçici bir pansuman gibi olacaktır. Özetle reçeteleri uygulamadan önce kök nedenler temizlenmelidir.


Özet olarak; zamanın önemi ile anda yaratma gücünün sihri hatırlanarak geçmişten gelen öğrenilmiş çaresizlikler dönüştürülebilir ve kurban rolünde oynanan oyundan çıkılabilir. Hiçbir bahaneye sığınmadan zamanı etkin kullanabilmek için öncelikli olarak içsel zaman tuzaklarını fark edip dönüştürmek de kişinin kendi sorumluluğundaki seçimidir. Kişi içsel gücünü bir kenara bırakıp hayıflanmaya devam edebilir, farkındalık yaşayıp eski hayatına devam ya da sorumluluk alıp dönüşüm yolunu tercih edebilir. Dönüşüm sürecinde içinizdeki gücü keşfetmeniz ve sizi sınırlayan inançlarınızdan kurtulmanız için koçluk size motive olmanızda ve hızla hedefe ulaşmanızda kolaylık sağlayacaktır.


ÇÖZÜM İÇİN İPUCU: Önemli Olanın ve Önceliklerin Gücünü Keşfedin

“Daha sıkı, daha hızlı ve daha çok çalışmak sorunu çözmüyorsa, ne çözebilir?” -Covey

Çalışmak, bir hedef için adımlar atmak, denemek ya da düşünmek bile kişiyi sonuca yaklaştırır. Bunlar ilerlemek için olmazsa olmazladır. Bununla beraber işin gereği yapılıp benzer sonuçlar alınıyorsa bir kısır döngü başlamış demektir. Kalıplaşmış hayıflanma cümleleri ile başlayıp hedefe ulaştırmayan çekirdek inançların sonucu olan bu döngüler birer ipucu olup dönüşüme nereden başlanabileceğini gösterir. Çözüm, çağımızda önemli bir kavram haline gelen "anlam"ın içinde saklıdır. Bir olgunun anlamı herkese göre değişir. Çünkü bir olayın kişide uyandırdığı hisler kişinin inançları, öz değerleri ve vizyonu sonucu ortaya çıkar.

Bir işe başlarken öncelikli olarak durumun içindeki "anlam"ın ne olduğu keşfedilmelidir. Zaman yönetimi araçları bu aşamadan sonra değerlendirilmelidir. Anlam ile ilişkili olarak iki zaman yönetimi aracının gücünden bahsedebiliriz: "Önem verme ve önemli olana öncelik verme". Herhangi bir işe başlamadan önce bu araçları açıklayan iki temel soru pusula niteliğindedir:

"Şu an hedefiniz için sadece tek bir eylem yapabilecek olsanız ilk neyi yapardınız ve gerçekten ilk ne yapılsa sizi sonuca en çok yaklaştırır?"


"Öncelikli olana önem vermek" beklentileri yani vizyonu ifade eder. Sağlıklı bir kişi önceliklerine göre bir vizyon oluşturduğunda onların peşinden koşar. "Önemli olana öncelik vermek" ise, hedefleri yani yaşamın sürdürüldüğü doğrultuyu başka bir değişle kişisel değerleri ifade eder. Kişinin vizyonu değerleriyle örtüşmüyorsa yapılan işte anlam bulunamaz. Semptom olarak da her türlü içsel zaman tuzağı yaratılabilir.


İçsel zaman tuzakları varsa hedefe ulaşılması oldukça güç olur. Hedefe ulaşılsa da değerlere göre vizyon belirlenmediği için ulaşılan hedef tatmin edici olmaz. Özetle; yapılan işler bir kişide bir anlam taşımıyorsa kişi o eylemi yapmamak için içsel tuzaklar kurar ve zamanı yönetemez.


İş hayatından bir örnek olarak, talep edilen işleri yaparken zaman yönetiminde aksaklık yaşanıyorsa önemli olan önceliklerin göz ardı edildiğinden söz edebiliriz. Ya hedef ve rota (Önemli olan) yanlış belirlenmiştir ya da öncelikli olan (Değerli olan) işler yapılmadan plansız bir şekilde ilerleniyordur. Bu özel hayat için de geçerlidir. Değerlerimizle uyuşmayan hiçbir vizyon bizi tatmin etmez. "Ayağım gitmiyor, elim varmıyor, iş yüzüme gözüme bulaştı, sürekli erteliyorum, motivasyonum yok, vb." gibi ifadeler bunun göstergesidir. Öte yandan ulaşmaya çalıştığımız hedef bize uygun değilse bu vizyonu gerçekleştirmek istemeyiz. "Mutsuzum, yine aynı başarısızlık oldu, tatmin olmadım, canım sıkılıyor, vb. cümleler yanlış vizyonun sonucudur.


SONUÇ: Andan Geleceğe Giden Yol

Zamana, zaman tanıyın." José Saramago

Zaman yönetimi çağımızın bir sorunu olmuşken çözüme farklı bir açıdan bakmak yine kişinin kendi elindedir. Zaman yönetimi için andan geleceğe uzanan rotayı özetlersek:

  • Zaman sadece şimdiden, yani andan ibarettir.

  • Yalnızca içinde bulunduğumuz anda yaratım gücü mevcuttur.

  • Bu yaratım gücü kişinin seçimine yani bizzat kendisine bağlıdır.

  • "Ah, eyvah, meli/malı, olsaydı olmazdı, motivasyonum yok" vb. cümleler gizli içsel zaman tuzaklarıdır.

  • Seçenekler ortadadır: "Geçmişin öğrenilmiş çaresizlikleri ile devam etmek, kurban rolü oynamak, bahaneler üretmek, motivasyonsuz devam etmek ya da bunlara karşılık yaratım gücünün etkin kullanılması."

  • Yaratım gücünü etkin kullanmak demek değerlerle uyumlu vizyonun olmasıdır.

  • Değerlerle uyumlu vizyon kişideki anlamı tamamlar. Bu da içsel tatmin yaratır.

  • Değerlerle uyumlu vizyonun uygulanmasında "Öncelikli olana önem vermek" ile "Önemli olana öncelik vermek" formülü etkili bir çözümdür.

  • Tüm bunlardan sonra klasik zaman yönetimi teknikleri uygulanırsa zaman yönetilir ve başarı gelir.

  • Bunları fark edip anlamlı bir şekilde hayatı yönetmek sadece kişinin kendi seçimidir.

Zamanı yönetemediğinizi fark ettiğinizde kendinize durup düşünmek için zaman tanıyın. Kısa bir süre durup düşünmeniz bile size nerede takıldığınızı ve nasıl devam etmeniz gerektiğini hatırlatabilir.

İçinde yaşadığımız dijital çağda birçok şey çok hızlı değişiyor ve hatta dönüşüyor.


Hayatın gelişimine uyum mu sağlamalıyız, yoksa bu gelişimi kendimiz mi başlatmalıyız?

Eğer kendi hayatımıza imza atmak istiyorsak gelişimi kendimiz başlatmalıyız. Özel hayatta, ilişkilerde ve çalışma hayatınızda kısaca içinde yaşadığımız anı bizzat kendimiz yönetmeliyiz. Güzel haber ise bunu yapacak gücün herkeste olması. Bu gücü kullanmanız dileğiyle. Mutlu AN'lar...


Pınar TAŞCIOĞLU, MBA, ACC

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page